haber

Odryses’ten Nilüfer’e uzanan yolculuk

Nilüfer Belediyesi tarafından düzenlenen ve üç gün sürecek olan ‘Odryses’ten Nilüfer’e Uluslararası Nilüfer Sempozyumu’ Akademik Odalar Yerleşkesi’nde (BAOB) başladı. Sempozyum için 5 ülkeden ve Bursa’nın yanı sıra Türkiye’nin çeşitli illerinden toplam 70 akademisyen, araştırma alanı sadece “Nilüfer” olan toplam 50 bildiri hazırladı.

 

Tarihten arkeolojiye, deprem biliminden mimariye ve halk kültüründen hayvancılığa dek uzanan çeşitli konularda bildiri sunacak olan bilim insanları ve araştırmacıların yer aldığı sempozyumun ilk gününe Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey de katıldı.

 

Kökleri 8500 yıl öncesine uzanan Nilüfer’de böyle bir buluşmanın, bilim adına son derece önemli olduğunu vurgulayan Başkan Bozbey, göreve geldiği günden beri, yeni bir kent algısı bulunan Nilüfer’in, aslında çok köklü bir tarihi geçmişi olduğunu da vurgulamak amacıyla çeşitli çalışmalar yaptıklarını belirtti.

 

Bozbey, ‘Kentimizin tarihi ve kültürel mirasını korumak ve yaşatmak için Misi’de, Gölyazı’da, Özlüce’de restorasyon çalışmaları, cephe sağlıklaştırma çalışmaları gerçekleştirdik. Tarihi koruma ve yaşatma çalışmalarının yanında, bilimin ışığında yaşadığımız kentin belleğini oluşturmak da önemliydi. Yaşananlarının gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlayacak bilimsel çalışmalara ve sözlü tarih çalışmalarına da yöneldik. Bu çalışma, televizyonlarda belgesel olarak yayınlandı, bir kitap olarak da Nilüfer Belediyesi yayınları arasındaki yerini aldı’ dedi.

 

Bozbey: Sempozyum yatırımlarımıza yön verecek

Nilüfer’deki 216 tarihi eserin envanterinin yapıldığını kaydeden Başkan Mustafa Bozbey, ‘Çok yakın bir zamanda bu eserler, belediyemizin zenginlikleri arasındaki yerlerini alacak. Arkeolojik alandaki çalışmalarımıza özellikle Gölyazı Mahallesi’nde ağırlık vereceğiz. Burada geçmişte kilise olan yapıyı restore edip Kültürevi olarak hizmete sunduk. Bu mahallemizde şu an toprak altında bulunan 4000 kişilik amfi tiyatronun gün yüzüne çıkarılması için de gerekli çalışmaları başlattık. Uluabat’taki Kız Ada’da çok yakın bir zamanda yüzey temizliği yapılıp, oradaki tapınak kalıntısı açığa çıkarılarak turizmin hizmetine sunulacak. Bu yıl ilk kez, bilimsel bir organizasyon olarak, geçmişinden bugününe Nilüfer’in çok geniş bir yelpazede ele alınacağı bir sempozyum düzenliyoruz. Bu akademik çalışmaların, bir tanıtım faaliyetinden öte Nilüfer Belediyesi’nin bundan sonraki hizmet ve yatırımlarına da yön vereceğine inanıyorum’ diye konuştu.

 

Nilüfer büyük tarihsel zenginliğe sahip

Sempozyumun açılış oturumunda konuşan Prof. Dr. Mustafa Şahin de Nilüfer’in yüzey araştırmaları hakkında bilgi verdi. Nilüfer’de 23 mahallede yüzey araştırması yaptıklarını kaydeden Şahin, ‘Araştırmalar sırasında Nilüfer’in çok zengin tarihsel kalıntılara sahip olduğunu gördük. Elde edilen kalıntıları Gölyazı’da arkeolojik parkta toplamak istiyoruz. Akçalar, Alaaddinbey Ürünlü gibi mahallelerimizde eski çağlara yönelik çok fazla izlere rastladık. Akçalar ve Alaaddinbey’de İsa’dan önce 3-4’üncü yüzyıllara dayanan izlere rastladık. Özlüce’de bol miktarda mimari esere rastladık. Tahtalı, Yaylacık yine bu alanda çok büyük zenginliğe sahip. Yapılan araştırmalara göre 16 tane yeni yerleşim yeri, 3 anıt tespit ettik. İlgili kurumlara bu eserlerin korunması için gerekenin yapılması konusunda girişimde bulunduk’ diye kaydetti.

 

Nilüfer’in sınırları Gemlik’ten Keles’e kadar uzanıyordu

Sempozyumda Yrd. Doç. Dr. Sezai Sevim de tarihi süreçte Nilüfer bölgesinin idari durumu hakkında bilgiler verdi. Osmangazi’nin Bursa’ya geldiğinde sancak merkezleri oluşturduğuna değinen Sevim, ‘O dönemde Nilüfer bölgesinde Ürünlü (Kite) Tekfurluğu yönetimi idare ediyormuş. Bursa’ya idari işlerin başına kadı atanmış ve Kite Bursa’nın ilçesi olmuş. O günkü Kite bugünün Nilüfer’inden çok daha fazla geniş sınırlara sahipmiş. Gemlik, Kuşunlu, Güzelyalı, Mudanya, Eşkel, Orhaneli, Keles’e uzanan sınırları varmış. Örneğin Kios’un (Gemlik) idari işleri Kite kadısı tarafından yürütülüyormuş. Kite’nin yıllık geliri 552 bin akça olarak tespit edilmiş’ dedi.

 

Yrd. Doç. Dr. Doğan Yavaş da Abolyond ile bazı arşiv belgelerine değindi. Bugünkü Gölyazı’nın tarihte büyük bir yangın geçirdiğini ve 350 hanenin yok olduğunu kaydeden Yavaş, bölgenin sirke üretiminin merkezi olduğu izlerine rastladıklarını belirtti.

Açılış oturumunun ardından Başkan Mustafa Bozbey konuşmacılara birer teşekkür plaketi verdi.

 

3 gün boyunca 11 oturumun gerçekleşeceği sempozyumda Prof. Dr. Yusuf Oğuzoğlu, Yrd. Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu da katılımcılarla bir araya gelecek.