haber

TEDxNilüfer’de mutluluklar paylaşıldı

Ulusal ve uluslararası organizasyonlara ev sahipliği yapan Nilüfer Belediyesi, bu kez tüm dünya şehirlerinde gerçekleşen ve milyonlarca takipçisi olan TED konferansına ev sahipliği yaptı. Nilüfer Belediyesi ana sponsorluğunda düzenlenen etkinlik, Bursa Akademik Odalar Birliği Oditoryumu’nda gerçekleşti. İngilizce Technology, Entertainment, Design (Teknoloji, Eğlence ve Tasarım)  kelimelerinin ilk harflerinden oluşan TED konferansları, yerelde paylaşılmaya değer fikirlerin anlatıldığı TEDx konsepti ile dünya şehirlerinde düzenleniyor. Toplam 4 oturumdan oluşan TEDxNilüfer’de Yazar Tunç Kılınç, Doç. Dr. Göksel Aşan, Moleküler Genetik ve Biyoteknoloji Uzmanı Dr. S. Birep Aygün, Sosyal Girişimci Tülin Akın, Şef/Gastronom M. Ömür Akkor, Eğitmen/Koç Umut Kısa, Girişimci Neşen Yücel, Klinik Psikolog Deniz Ağar, Algı Yönetmeni Evren Çolak, Hikaye Anlatıcısı Burak Ünaldı fikirlerini konuşmacılarla paylaşırken, dahi piyanist Tambi Cimuk da piyano resitali sundu.


Açılış konuşmasını yapan TEDxNilüfer'in küratörü Ramis Ceyhan, mutlulukla mutsuzluk arasındaki ince çizginin, kaleminin ve silgisinin insanın kendisi olduğunu hatırlatmak istediklerini belirtti. Ceyhan, "Abidin Dino'ya sorulan sorunun cevabını aslında bizler her gün veriyoruz. Bizler, her gün farkında olmadan onlarca resim yapıyoruz. Bir selamla, gülüşle, sarılmakla günde onlarca defa mutluluğun resmini yapıyoruz. Bugün mutluluk paylaşalım, elden ele” diyerek herkesi mutluluğa ortak olmaya çağırdı.


Kılınç: Başkalarının hayatını yaşamaya odaklanmışız


Açılışın ardından ilk konuşmacı olan yazar Tunç Kılınç katılımcıların karşısına çıktı. Kurumsal hayatta her şeyin maddiyatla olduğunu ifade eden yazar Tunç Kılınç, “İnsanların aslında en çok istedikleri şey, gerçek anlamda insan yerine konulmak. Gözlerinin içine bakıldığında “Benim için değerlisin, yaptıklarından çok sen olduğun için bu şirkette çalışıyorsun’ sözünü duymak. Oysa verilen mesajlar ‘çok değerlisin’ ama bir gün bu şirketten çıktığın zaman şirkette hiç bir şey değişmez şeklinde oluyor” dedi.


İnsanların küçük yaşlardan itibaren başkalarının gözünde ‘adam olmak’ için çabaladıklarını belirten Kılınç, “Örneğin anne, baba ve öğretmenlerin gözünde iyi not alarak ve yaramazlık yapmayarak adam olmaya çalışıyoruz. Üniversiteyi kazanıp işe girdiğimizde bu kez patronumuzun gözünde, evlendiğimizde eşimizin, çocuklarımız olduğunda çocuklarımızın gözünde adam olmaya çalışıyoruz. Her dönem neredeyse başkalarının gözünde adam olmak, öncelikle başkalarını mutlu etmek üzere kurulu bir hayat yaşıyoruz” şeklinde konuştu.


Aşan: Basit mutluluğun adresi pazar yerleri


İnsanoğlunun en önemli keşfinin “İki kişinin bir araya gelerek kavga etmeden bir şeyler yapabilmelerini keşfetmeleri” olduğunu belirten İktisatçı Doç. Dr. Göksel Aşan da, “İnsanlar, kendisinde olmayan ama kendisini mutlu edecek şeyleri alarak, kendisini mutlu etmeyen şeyleri de karşı tarafa vererek çok daha mutlu olurlar” dedi.


Basit mutluluğun gerçekleştiği yerin pazar yerleri olduğunu ifade eden Doç. Dr. Aşan, “Pazara gittiğimizde neyi tüketmek istiyorsak, birileri bizim için onu üretmiş olacak. Onu birileri yapıyor. Biz, o zaman vaktimizi en iyi olduğumuz şeye verip, ondan olabilecek en çok üretme şansına sahibiz. Bu, pazar yerlerinde sağlanıyor. Her ürettiğiniz şeyde mutluluğu artırmanızın da bir sınırı olduğunu keşfediyorsunuz. O da geriye boş zamanı çıkarıyor” dedi.


İnsanın en mutlu olduğu zamanın boş zamanı olduğunun altını çizen Doç. Dr. Aşan, “Bize boş zamanı yaratan şey pazardır. Bizi çok verimli yapar. O verim sayesinde de ‘bu kadarı bize yeter’ dediğinizde geriye boş zamanınız kalır. Çünkü boş zamanda başka şeylerde buluyor insanlar. Mesela sanat diye bir şey keşfediyorlar. Hayal etmekle başlar üretkenlik” şeklinde konuştu.


Aygün: Bir tane mutluluk geni yok


Mutluluğun kişiye özgü olduğunu vurgulayan Moleküler Genetik ve Biyoteknoloji Uzmanı Dr. S. Birep Aygün de genlerle mutluluk bağlantısını anlattı. Aygün şöyle konuştu: “Herkes için aynı mutluluk tarifi, herkesten aynı şekilde ve çoklukta mutlu olmasını beklemek çok yanlış. Bu mümkün değil. Mutlulukla ilgili bazı genler ve moleküller var. Klinik olarak mutluluk, insanların ağrısının olmaması, kendini beğenmesi, ödüllendirmesi, kaygısının olmaması ve beklentilerinin olmasıdır. Bir tane mutluluk geni yok. Sadece bu molekülleri doğru üretmeniz yetmiyor. Onları doğru yere taşıyarak, doğru şekilde hücrenin içine sokmak gerekiyor. Sizin yaptığınız tercihler, sizinle ilgili bir şeyi değiştirebileceği gibi sizin çocuklarınızın, torunlarınızın hayatını da daha iyi yapabilir. DNA size bir potansiyel getiriyor o potansiyeli ne yönde kullanacağınız sizin bireysel tercihlerinizle şekilleniyor. Toplayın ailenizi bir araya,  aile büyüklerine anlattırın başlarına ne geldiğini. Aileyle vakit geçirmek çok zevkli bir şey. Karşılıklı bir mutluluk bu.”


Akkor: Bize ait olan her şey beni mutlu ediyor


Mutluluğun yerel bir konu olduğunu belirten Gastronom M. Ömür Akkor da, “Anadolu unuyla yapılmış bir şey yediğim zaman kendimi iyi hissediyorum. 13 bin yıllık bir Anadolu buğdayında bütün mazim var. Çünkü kendine ait bir şey. Elimdeki 17 yıllık ekşi maya kötü koktukça biz mutlu oluyoruz. 17 yıllık maya ve 13 bin yıllık unla yapılmış ekmek yiyince bana her şeyi hatırlatıyor” dedi. Akkor, katılımcılara bir dilim ekmekle mutluluk hissiyatını verebilmek için 17 yıllık maya ve 13 bin yıllık unla yapılmış ekmek dağıttı. Anadolu’ya ait olan şeylerle mutlu olduğunu belirten Akkor, “Eski bir kazanda yemek pişirmek, babaannemin tencereleri, bize ait olan her şey beni mutlu ediyor” ifadelerini kullandı.


Deniz Ağar: Mutlulukta altın kural cesaret


Mutluluğun kapasite meselesi olduğuna dikkat çeken Klinik Psikolog Deniz Ağar da, “Mutsuz olmanın kendisi problem gibi algılanıyor gündelik hayatta. Biraz mutsuz olmakla depresyonda gibi sanılıyor. Mutsuzlukta mutluluk gibi doğal olaydır. Mutlu olmanın ön koşulu mutsuz olma kapasitesinde yatıyor. Mutsuzluktan sonra kendi mutluluk kümemizi inşa etmeliyiz. Mutlu olmak bir kapasite meselesidir. Mutlulukta altın kural cesaret etmektir” diye kaydetti.


Algı Yönetmeni-Eğitmen-Yazar Evren Çolak da, mutluluk ve mutsuzluğun hayatın gerçeği olduğunu vurgulayarak, “Nasıl mutluluktan hoşnutsak mutsuzluğu da kucaklamasını bilmeliyiz. İnsanın nelerin kendisini mutsuz ettiğini tanımlaması gerek. Mutluluğu beklemeyecek içinden kendin çıkartacaksın” dedi.


Hikaye Anlatıcısı Burak Ünaldı da mutluluğun beklentilerin büyüklüğü ile birlikte arttığını belirterek “Ben müzisyen olmak isteyen bir iktisatçı, eşim de modacı olmak isteyen bir istatistikçi. Oğlumuz da çöpçü olmak istiyor. Kader ve hayatın gerçekleri bazen mutlulukları farklılaştırabiliyor. Yoğun çalışıp mutlu olan, sakin hayat sürüp mutsuz olan insanlar var. Mutluluğu içinizde arayın ve farkı sevin. Hiçbir şey olmak zorun değilsiniz ama mutlu olun yeter” diye konuştu.


Büyük ilgi gören oturumların sonunda TEDxNilüfer’in küratörü Ramis Ceyhan, konuşmacılara teşekkür plaketi verdi.