haber

Nilüfer Kent Konseyi “Uludağ hepimizin” dedi

Dünyada yalnızca Uludağ'da görülen 33 türün de aralarında bulunduğu 171 endemik bitkinin varlığının aşırı yapılaşma ve insan hareketi yüzünden tehdit altına girdiği Uludağ’ın geleceği Nilüfer’de bir kez daha masaya yatırıldı. Nilüfer Kent Konseyi Uludağ Çalışma Grubu’nun Nilüfer Belediyesi ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin katkılarıyla düzenlediği “Uludağ Hepimizin Çalıştayı“nda Uludağ sadece coğrafi ve ekolojik özellikleri ile değil tarihi ve kültürel değerleri ile de tartışıldı.

Nilüfer Kent Konseyi’nde görevli şehir plancısı İkbal Polat’ın yönettiği ilk oturumda akademisyenler Prof.Dr. Gönül Kaynak, Prof. Dr. İsmail Uğurtaş, Dr.Kamil Salihoğlu Uludağ’daki biyolojik çeşitlilik, Uludağ faunası, su kaynakları ve önemi hakkında bilgi verirken tarihçi Prof. Dr. Yusuf Oğuzoğlu da Uludağ’ın tarihi dokusu ve geçmişten gelen kültürel yapısı hakkında sunum yaptı. Gün boyu devam eden çalıştayın ikinci oturumda ise şehir plancısı Murat Yün, Peyzaj Mimarı Feridun Tarım, Yard. Doç. Dr. Tülay Ayaşlıgil, Prof.Dr.Yahya Ayaşlıgil ve Milli Parklar Şube Müdürü Adnan Gencer Uludağ Milli Parkı planlama süreci ve milli parkların yönetimi hakkında bilgi verdi.

Çalıştayda bir konuşma yapan Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, karar süreçlerine katılımın artık temel insan haklarından biri haline geldiğinin altını çizerek, “Ama diğer bir hak öznesi daha var: Tabiat ana. Tabiat ananın da hakları olduğuna dair dünyada yeni bir mücadele başlamış durumda. Hatta 2011’de Birleşmiş Milletler 22 Nisan’ı Uluslararası Tabiat Ana Günü olarak ilan etti. Bu nedenle Uludağ Hepimizin derken, kendi insan haklarımızın peşinden giderken, aynı zamanda tabiat ananın, Uludağ’ın haklarından bahsetmek gerekiyor. Nilüfer Belediyesi olarak bizler, nasıl ki mahallelerde, mahalle komiteleri ile yurttaşların katılım hakkını savunuyorsak toprağın, suyun, tabiat ananın haklarını da savunuyoruz,” dedi.


Atölye çalışması ile sona eren ilk günün ardından çalıştayın sonuç bildirgesi Pazar günü, Uludağ’da okundu. Bildirgede Uludağ’ın sahip olduğu tarihsel, kültürel değerleri ile habitat çeşitliliği ve tehlike altındaki bitki türlerinin göz ardı edildiği, canlıların muhtaç olduğu su kaynaklarının su şirketlerine kontrolsüzce dağıtıldığı, otellere ise bedelsiz verildiği vurgulandı. Uludağ üzerindeki mevcut yetki karmaşasının bütüncül modellerle çözülerek, çok aktörlü, katılımcı alan yönetim anlayışı ile geliştirilmesi ifadelerinin yer aldığı bildirgede, Uludağ’ın korunması ile ilgili özel bir yasanın hazırlanması gerektiği ifade edildi.

Ayrıca Uludağ ve çevresinde yapılan maden ve taş ocakları, çimento fabrikaları ile Uludağ ve su pınarlarının hızla kirlenmekte ve doğanın tahrip edilmekte olduğu vurgusu yapılan bildirgede, “Uludağ’ın Avrupa Ekolojik Ağına girmesi sağlanmalıdır. Uludağ’ın bir taşıma kapasitesi var. Bölgenin bu taşıma kapasitesinin üzerinde hem yapılaşmaya hem de insan sirkülasyonuna açılmaması gerekir,” denildi.