haber

Tataryan feminist sanatı anlattı

Nilüfer Belediyesi’nin düzenlediği ve sanatın farklı disiplinlerini konu alan “Etüt: Güncel Sanata Doğru İlk Adımlar” çevrim içi programı, “Feminist Sanat” oturumuyla devam etti. Murat Alat’ın programlamasıyla gerçekleşen ve Nora Tataryan’ın konuk olduğu söyleşide, feminist sanat anlayışının durakları ve tarihsel süreçleri konuşuldu. Feminist sanatın farklı dönemlerindeki sanatçıların eserlerinden görseller sunan Tataryan, “Feminist sanat nedir?”, “Feminist sanat, feminist sanatçıların yaptığı sanat mıdır?”, “Feminist olarak anılmayan sanatçıların üretimlerini feminist sanatın içinde anlayabilir miyiz?”, “Feminist sanat sadece kadın bedenine özgü söz söyleyen sanat mıdır?” gibi sorulara da açıklık getirdi.

Feminist sanatın rijit kategorilere hapsedilebilecek bir kavram olmadığını belirten Nora Tataryan, bu nedenle net bir tanımının olmadığını, dönemin feminist hareketiyle ilişki içinde anlaşılması gereken bir kavram olduğunu söyledi. Feminist sanatın dünya genelinde yapılan tanımlarını paylaşan Tataryan, “1. kuşak ve 2. kuşak feminist sanatı, tarihsel bağlamına ve zuhur ettiği coğrafyalara bakarak anlamak faydalı olacaktır” dedi.

Feminist sanatın sadece üretimlerden ibaret olmadığını ifade eden Nora Tataryan, belli bir ideolojinin, o güne kadar gelmiş bir sanat kanonunun da eleştirisini yapan bir mekanizma olduğunu söyledi.

Linda Nochlin’in “Neden hiç büyük kadın sanatçı yok?” adlı makalesinin, feminist sanat tarihinde ve gelişmesinde çığır açıcı bir öneme sahip olduğuna değinen Nora Tataryan, bu sorunun, yeni bir kuşağın doğmasına neden olduğunu belirtti. Tataryan, “Bu soru, 1950’lerde modernist sanata eklemlenebilmek adına kadınlığını kısan, kadın kimliğini bastıran sanatçılar yerine, kadınlığını sanatının merkezine koyan ve içeriği haline getiren bir kuşağın doğmasına sebep oldu. Meseleyi, kadınların başta eğitim olmak üzere erkeklerle eşit haklara sahip olmaması üzerinden okuyor. Bu makale, iki ekolü ortaya çıkardı ve yeni tartışmalarla eleştirileri beraberinde getirdi” diye konuştu.

1. kuşak feminist sanat döneminde, kadının bir kategori olarak alındığını, kadına özgü yeni ifade türü hayal edildiğini belirten Nora Tataryan, bu dönemde erkek sanatçılarla kadın sanatçıların eşit görünürlük ve eşit değer etrafında şekillenen bir sanat anlayışı olduğunu söyledi. Bu dönemde, sanatçı pratiklerinde performansın da önemli bir tuttuğunu vurgulayan Tataryan, bu kuşaktaki sanatçıların, kadınlığa bir öz atfettikleri için eleştiriye maruz kaldığını belirtti.

2. kuşak feminist sanatın, 1. kuşağın eleştirisini yaparak, yapı bozumuna uğrattığını dile getiren Nora Tataryan, “Aslında bir cinsiyet kimliği olarak kadınlıktan ziyade, kadını kurgulanan bir kimlik olarak görüp, onun etrafında şekillenen ideolojinin kendisine bakıyor. Böyle bir ayrım yapabiliriz. 2. kuşak feministler, cinselliği ve kadın duyarlılığı sorunlarını kenara bıraktılar ve cinsel farkın inşasını ele aldılar. Nochlin’in makalesi olmasaydı, 2. kuşak feminizm de sorularını soramayacaktı” dedi.

2. kuşak feminist sanat döneminde çalışmaların performans, video ve fotoğraf gibi mecralarla birleştiğini ifade eden Tataryan, bu dönemde yapıtının hem nesnesi hem öznesi olan kadın sanatçı sayısı arttığını, bu durumun da feministleri ikiye böldüğünü söyledi.

Nora Tataryan, söyleşinin son bölümünde katılımcıların sorularını da yanıtladı.