haber

Tekeli: Kent ve kır karşıtlığı ortadan kalktı

Nilüfer Belediyesi ile Sosyal Demokrasi Derneği iş birliğiyle düzenlenen Sosyal Demokrasi Seminerleri’ne bu kez Prof. Dr. İlhan Tekeli konuk oldu. Konak Kültürevi’nde gerçekleşen “Kent ve Kırsal Karşıtlığı Yok Olurken Türkiye’de Yerleşme Sistemi Nasıl Düşünülmelidir?” başlıklı seminerde, Prof. Dr. Tekeli düşüncelerini paylaştı.

1960’lı yıllarda Türkiye’de kentleşme olurken gecekonduların, günümüzde ise satılamayacak sayıda konutların yapıldığını kaydeden Prof. Dr. Tekeli, “Türkiye, yüksek bir müteahhitlik kapasitesi geliştirmiş durumda. Dünya ile yarışıyor, iş yapıyor. Ama Türkiye’de yaşayanlara sorarsanız, rahatsızız ve memnun değiliz. Bunun, yaşantımıza bir çözüm yaratıp yaratmadığı konusunda kuşkuluyuz. Parayı yatırmak ve çok fazla yapı yapmak kentlerimizi adam etmiyor. Bize, içinde mutlu olarak yaşayacağımız çevreler yaratmıyor. Doğanbey örneğinde olduğu gibi bunu en iyi Bursalılar biliyor. Türkiye oraya o kadar para yatırdı, sonucunda da tarihi bir kentin ortasına büyük bir ayıp yaptı. Dünya kentlerini tanıyan ya da kent planlamasıyla ilgilenen birine bunu göstermeye utanırsınız. Bu, birçok yerde oluyor. Türkiye’de ve dünyada yerleşme konusunda kriz yaşanıyor. Bu krizin altında dünyanın gelişmesi, bizim demokrasimizin hastalıkları ve çeşitli nedenler var” dedi.

 

“KENT İLE KIR ARASINDA ÇİZGİ ÇİZİLEMİYOR”

 

Şehirleri kurarken yaşam kalitesi üstünden düşünme niteliğinin büyümenin hızına kapılarak yok edildiğini ifade eden Prof. Dr. Tekeli, “Kentlerimiz ve yerleşmelerimiz nitelik değiştirdi. Bizim kent ve kır diye yerleşmiş iki kavramımız var. Kent ve kırın karşıtlığı üstünden kurulmuş bir kavram alanına sahibiz. Bu kavram alanında köylü, geleneklerine bağlı, tarımsal üretim yapan, girişimciliğe ve inovasyona kapalı bir geleneksel toplum olarak görünüyor. Kentlerde ise bunun tam tersi. Merkezde kent, etrafında kır ve bunun etrafında sınırı net olarak çizilebilen bir yerleşme sistemi. Ancak gerçek artık böyle değil. Kent ile kır arasında çizgi çizilemiyor. Tarım büyük bir dönüşme geçiriyor. 1960’larda tarımımız kapsamlı üretim yapılan bir faaliyet alanıydı. Üretimi artırmak için sürülen toprağı artırmak gerekiyordu. Dönüşmeden sonra yoğun bir büyüme yaşıyoruz. Artık kent ve kır karşıtlığı ortadan kalkmış durumda. Tarımdaki büyük atılımı yapanların önemli bir kısmı, kentli olup tarım yapıyor. Diğer bir sorun da önceden kırsal alanda yalnız tarımsal faaliyetler yapılırken, bugün sanayi, konut, turizm yapılıyor. Bu yüzden kent ile kır arasında çizgi çizilemiyor” şeklinde konuştu.

 

“DEMOKRASİ YERELDEN KURULUR”

 

İnsanların artık sadece yönetilmek istemediğini, yönetişimin bir parçası olmak istediğini söyleyen Prof. Dr. Tekeli, “Yönetişim diye bir kavram var. Biz, yalnız bize hizmet verilen insanlar olmak istemiyoruz. O verilen hizmetin tasarımında katkımız olan yurttaşlar olmak istiyoruz. Bu, yeni bir demokrasi talebi. Plan, katılımcı süreçlerle yapılabilen, insanların kendi tercihlerini hayata geçirdikleri bir şey. Bizim plancı olarak çözmek durumunda olduğumuz mesele, insanların katılımcı süreçler içinde kendilerinin sahip çıktıları bir kente sahip olmaları. Eğer sen yönetim olarak insan hakkına saygılıysan, dünyada da sayılırsın. Demokrasi bir yerde merkezden kuruluyorsa, orada demokrasi yoktur. Demokrasi ancak yerelden kurulur. Bir yere, yer olma sıfatı sadece yöneticilerle kazandırılmaz. İnsanlarla beraber kazandırılır” diye konuştu.

Kent yönetimi ve kent planlamanın ister istemez bir rant dağıtımı yaptığını söyleyen Prof. Dr. Tekeli, “Kent planı yaptığınızda, imar hakkı verirsiniz rant dağıtırsınız. Burada adil olmak çok önemli. Türkiye’de adaletsizlikler oluyor. Adil olma duyarlılığı diye bir şey var. Bizde işi  yapmak, adil olmanın önüne geçiyor. Çünkü toplumun tümü fırsatçı davranıyor. Sosyal demokrat değerler içinde dışlayıcı olmamak, herkesi işin içine katmak, çok kültürlü ve toleranslı olmak var” dedi.

Prof. Dr. İlhan Tekeli, seminerin sonunda katılımcıların sorularını da yanıtladı. Sosyal Demokrasi Seminerleri, 17 Mart Cuma günü Erol Tuncer’in konuk olacağı “Türkiye’de Seçim Güvenliği” konulu seminerle devam edecek.