haber

Aksu Bora: Feminizmin bir merkezi yoktur

Nilüfer Belediyesi’nin, Tarih Vakfı iş birliğiyle spor, siyaset, sosyal yaşam gibi birçok farklı alanda düzenlediği “Tarih Buluşmaları” devam ediyor. Tarih Buluşmaları’nda bu kez, feminist hareketin Türkiye’deki tarihi ele alındı. Akademisyen, editör ve yayıncı Aksu Bora’nın konuk olduğu “Türkiye’de Feminizmin Tarihine Bakmak” söyleşisi Nâzım Hikmet Kültürevi Balaban Salonu’nda gerçekleştirildi. Katılımcıların ilgiyle takip ettiği söyleşide Aksu Bora, merak edilen soruları da yanıtladı.

 

Türkiye’de feminizmin uzun bir tarihi olduğunu söyleyen Aksu Bora, “İlk dönemlerde anlatılara baktığınızda çok düz ve büyük ölçüde İstanbul’da olup bitmiş. Bana göre feminizm, İstanbul’da ve belli kadınların etrafında olup biten bir şey değil, çok sayıda kadının çok değişik biçimlerde katıldığı bir hikaye, büyük bir maceradır” dedi. Feminist hareketin dünyada dalgalar halinde anlatıldığını ifade eden Bora, birinci dalgada eşitlik ve yurttaş haklarına sahip olma, ikinci dalgada kadınlar ve erkeklerin farklarına bakma, üçüncü dalgada da birinci dalga ve ikinci dalganın ihmal ettiği şeylerin öne çıkarılması üzerinde durulduğunu söyledi.


Kadın olmakla feminist olma arasında büyük bir açı olmadığını belirten Aksu Bora, “Benim için feminist hareketin ayırt edici yanları, politika yapabiliyor olmak. Politika, yeni bir dünya kurmakla ilgili bir şeydir. Farklı etkinlikleri politik olarak nitelendirebiliriz. Diğer ayırt edici şey de kadın diye bir özneden bahsetmek. Kadın, belli tecrübeleri yaşaması gereken bir insan türüdür. Bu özel tecrübeyi politik bir şey olarak tarif etmek bana göre feminizmin özüdür” diye konuştu. Türkiye’de feminizmin çok eski bir tarihi olduğunu ifade eden Bora şöyle konuştu: “Türkiye’de feminizmin tarihine baktığımız zaman aşağı yukarı 150 yıllık bir zamandan bahsediyoruz. Genellikle 80 sonrası daha çok bilinir. Bir noktada kesintiye uğramış, ondan sonra büyük bir sessizlik dönemi var. Ta ki 80’lere kadar. 80’li yıllarda feminizm talep eden bir hareket değildi. 90’lardaki yasal hak mücadelesi, feminizm talep eden harekete dönüşmesine sebep oldu. Yine 80’lerde temsilden bahsederken, zaman içinde daha çok katılıma doğru dönüşmeye başladı. Katılım önemli bir şey.”

 

Feminizmin bir merkezi olmadığını, gücünü de merkezi olmayışından aldığını söyleyen Aksu Bora konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bizim, feminizm budur, şunlar feministtir ya da değildir deme lüksümüz ve hakkımız yok. Feminizm, çok farklı dillere tercüme edilebilir. Türkiye’de feminizmin bu kadar güçlü olması, bu tercümeler sayesinde oldu” dedi.