haber

Soysal'ın 12 Mart anılarını ele aldılar

Nilüfer Belediyesi'nin, 2013 yılında başlattığı Yılın Yazarı etkinliklerinde bu yıl Sevgi Soysal'ın kitapları, anıları ve yazım hayatı bütün yönleriyle ele alınıyor. Her yıl düzenlenen ve bu yıl ilk defa kadın bir yazara atfedilen 2018 Yılın Yazarı Sevgi Soysal etkinlikleri kapsamında, yazarlar Mehmet Erte, Özkan Ali Bozdemir ile ?İstanbul Şehir Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Fatih Altuğ'un katılımıyla söyleşi düzenlendi.


1971 yılında 12 Mart Muhtırası döneminde cezaevine giren yazar Sevgi Soysal'ın anılarının yer aldığı "Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu" adlı kitabının ele alındığı söyleşi Nilüfer Belediyesi Akkılıç Kütüphanesi'nde gerçekleştirildi.


12 Mart Muhtıra dönemini, ülke açısından talihsiz, ancak edebiyatın sorumluluğu bakımından önemli yıllar olarak değerlendiren Fatih Altuğ,  12 Mart ile 12 Eylül döneminin Türk edebiyatına yansımasına  değindi. Altuğ, "12 Eylül sonrasında, 12 Eylül koşullarını, nasıl olduğunu anlatan romanlar, öyküler, şiirler hemen gelmedi. Özellikle 2000 sonrasında çok daha yoğun bir 12 Eylül anlatılarını görmeye başladık. 80'lerde de vardı ama 12 Eylül'ün etkisi çok daha uzun sürdü ve onun yıkımının izleri edebiyat tarafından hemen kaydedilemedi. Ama 12 Mart, sürmekteyken romanlaştırılan, kurmacalaştırılan, oradaki tecrübenin, tanıklık edilen olayların bizzat yaşanan ya da yakınların yaşadığı tecrübenin, edebiyatın alanına girdiği bir şey. Dolayısıyla yaşananların kamuoyuyla paylaşıldığı; gazetelerin, televizyonların, devletin elindeki aygıtların filtrelediği süzdüğü bilgilerin, sadece bir bilgi olarak değil, bir tecrübe olarak edebiyatla aktarıldığı yıllar. Edebiyatın sorumluluğu bakımından talihli yıllar. Yani mevcut iktidarın olağanüstü halinin edebiyatla aktarıldığı yıllar. Sevgi Soysal'ın bizzat maruz kaldığı, hem tanıklık ettiği, hem de üzerindeki güç uygulayan şeyin yazısını yazmak bu kitabın konumunu farklı kılıyor" dedi.


Söyleşide yazar Mehmet Erte de Sevgi Soysal'ın mücadelesine dikkat çekti. Erte "Sevgi Soysal kesinlikle dava propagandası yapmıyordu. Sevgi Soysal'ın karşı olduğu şey faşizmdi. Bunu kitabın başında da söyler, sonunda da söyler. 'Benim gibi' der insanî olana. Yani 'hayatî olana bağlı bir insan' der o hapishane içerisinde. İnsanî olan ne varsa onu savunur ve Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu da budur. Sevgi Soysal, faşizm koşullarında ayakta kalma kitabını yazmıştır, bir nevi kılavuz el kitabıdır bu kitap" diye konuştu.


“KİTAP TOPLUMUN VE ÜLKENİN SORUNLARINI DİLE GETİRİYOR”


Özkan Ali Bozdemir de anı kitaplarının önemine vurgu yaptı. Bozdemir,  "Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu' Sevgi Soysal'ın anılarından oluşan bir kitap. Kitap henüz basılmadan önce dönemin Politika Gazetesi'nde tefrika olarak yayınlanıyor. Daha sonra yazar hayattayken basılıyor. Bunun çok önemli bir detay olduğunu düşünüyorum. Genelde anı kitapları yazarların daha sonraki yıllarda yayınladıkları eserler oluyor fakat 1976 yılında bu kitabı yayınladı. Anı kitapları, yazarın kendi görüşlerini dile getirdiği gibi, içinde bulunduğu toplumun ve ülkenin de sorunlarını dile getiriyor. Dolayısıyla biz sadece yazarın hayatını okumuş olmuyoruz, dönemi de anlamış ve tanımış oluyoruz. Bu kitabı Soysal'ın diğer kitaplarından çok ayrı tutuyorum. Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu'nu okunmadan, Soysal'ın diğer kitaplarını okumak eksik olacakmış gibi. Çünkü buradaki kadın yazarı öteki kitaplarda da görerek daha iyi anlıyoruz" şeklinde konuştu.  


Edebiyat tutkunlarının yoğun ilgi gösterdiği söyleşinin sonunda Nilüfer Belediyesi Kütüphane Müdürü Şafak Pala da Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey adına konuklara teşekkür etti.