Türk sinemasına kazandırdığı eserlerle sinema tarihine Çirkin Kral olarak adını yazdıran sinema oyuncusu, yönetmen, senarist ve yazar Yılmaz Güney, ölümünün 31’inci yıldönümünde Nilüfer Belediyesi Nazım Hikmet Kültürevi’nde kızı Elif Güney Pütün’ün katıldığı söyleşide anıldı.
Babasıyla ilgili ilk defa bir söyleşiye konuk olduğunu açıklayan Elif Güney Pütün, Yılmaz Güney ile ilgili bilinmeyenleri ve hayat hikayesini anlattı. Elif Güney, Nilüfer Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Güney Özkılınç ile gerçekleştirdiği söyleşide Babası Yılmaz Güney’i çocukluğu boyunca cezaevinde ve sinema perdelerinde tanıdığını belirtti. Yılmaz Güney’in kızı olarak kendini özel hissettiğini ifade eden Elif Güney Pütün, sürekli babasının adına layık olma kaygısıyla yaşadığını söyledi. Pütün, “Bugün 31’inci yıl ve dün gibi. 31 sene boyunca çok enderdir 9 Eylül günü Fransa’da değilim, mezarına gitmedim, çiçeklerini koymadım ve mezarını silip süpürmedim. Tabiî ki sizinle birlikte olmak büyük mutluluk ama aklımın bir yarısı orada kaldı” şeklinde konuştu.
Her 9 Eylül tarihinde babasını çeşitli şiir ve yazılar yazarak andığını belirten Elif Güney Pütün, babası için kaleme aldığı bir şiiri Yılmaz Güney dostları için okudu.
Nazım Hikmet Kültürevi’nde Nilüfer Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Güney Özkılınç’ın yönetiminde gerçekleştirilen söyleşiye Yılmaz Güney’in yakın arkadaşı Tahir Yüksel de katıldı. Tahir Yüksel, Yılmaz Güney ile arkadaşlıklarının Ankara Cezaevi’ne gönderdiği mektuplarla başladığını söyledi. Yüksel, “Yılmaz Güney Ankara Cezaevi’nde kalırken ben kendisine umutsuzca mektuplar gönderiyordum. O zamanlar lisede okuyorum. Mektuplarıma bir türlü cevap alamadım ve en sonunda bir kitap gönderirsem cevap alacağımı düşündüm. Kitabı gönderdim ve Yılmaz Güney bana kitabı ‘Emekçi halkımız umudu ile umutsuzluğu yenecektir’ imzasıyla geri gönderdi. Uzun yıllar süren arkadaşlığımız bu cümleyle başladı” dedi.