haber

Topuz:Türkiye sonu belirsiz bir noktaya taşınıyor

Nilüfer Belediyesi ve Sosyal Demokrasi Derneği iş birliğiyle düzenlenen “Sosyal Demokrasi Seminerleri”, alanında uzman bir ismi daha ağırladı. Nilüfer Belediyesi Dernekler Yerleşkesi’nde gerçekleştirilen Sosyal Demokrasi Seminerleri’ne, 6 dönem Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekilliği, İmar ve İskân Bakanlığı, Köy İşleri Bakanlığı ile Köy İşleri ve Kooperatifleri Bakanlığı yapan Ali Topuz, konuşmacı olarak katıldı. Topuz’un “Çağdaş kimliğimiz için direniş” konulu seminerine ilgi büyüktü. Nilüfer Belediye Başkan Vekili Rahşan Duygu Tursun da dinleyiciler arasında yer aldı.


Türkiye’de son dönemde bu tür etkinliklerin düzenlenmesinin çok değerli bulduğunu söyleyen Ali Topuz, “Çünkü içinden geçmekte olduğumuz dönem bilgi kirliliğinin çok olduğu ve gerçek dışı senaryolarla Türkiye’nin sonu belli olmayan büyük maceralara sürüklendiği bir dönem. Bu sorunlu durumdan en kısa zamanda Türkiye’yi ve Türk milletini çıkarabilmek için bizlerin bilgi eksikliğini tamamlamamız ve bilgi beraberliğimizi de sağlamamız gerekir” dedi.


1980 askeri müdahalesinin üzerinden 37 yıl geçtiğini kaydeden Ali Topuz, şöyle devam etti:  “Bu 37 yıl, Türkiye Cumhuriyeti tarihi için çok önemli ve geriye dönüşün hızla sağlandığı ve bütün çağdaş kazanımlarımızın ya kaybedilerek ya da kaybedilme noktasına kadar taşınarak büyük erozyon yaşanan bir dönemdir. Bu 37 yıl içinde Türkiye’nin tarihsel gerçekleri büyük ölçüde çarpıtılarak, yeni yetişen nesillere bizim şanlı, şerefli tarihimizin önemli kesitleri, önemli kimlikleri unutturuluyor ve Türkiye sonu belirsiz bir noktaya taşınıyor” diye konuştu.


Mustafa Kemal Atatürk’ün hedeflerinin doğru anlaşılması gerektiğine vurgu yapan Ali Topuz, şöyle devam etti: “ Mustafa Kemal 1919’da Samsun’a çıktığı zaman dünyada belli başlı çok önemli iki ideolojik gelişme vardı. Biri Sovyetler Birliği’ndeki komünizm, diğeri de Almanya’daki Nazizme giden süreç. 1920’den 1930’a giden dönemde dünyanın bütün ülkeleri komünizme ya da faşizme özenerek kendi ülkelerindeki yönetimleri etkilemeye başladılar. Mustafa Kemal o dönemde isteseydi Türkiye’yi komünist yapabilirdi, isteseydi Nazizmi getirebilirdi, isteseydi kendisine teklif edilen halifeliği kabul ederdi ve Osmanlı halifesi olurdu. İsteseydi diktatör olurdu, her şeyi tek başına yapardı. Bütün bunları attı bir tarafa. Samsun’a ayak bastıktan  birkaç gün sonra Amasya’da, ‘Bu milleti yine bu milletin kendisi kurtaracaktır. Millet iradesine dayalı bir devlet kuracağım. Ben halka dayanan ve halkın gücüyle yönetilen bir devlet kuracağım’ diyerek yola başladı. O, bizim Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak çağdaş kimliğimizin en temel öğesidir. Bunların hepsini reddederek bu gün bile geçerliliği büyük bir saygınlıkla devam eden Cumhuriyet, demokrasi, laiklik, çağdaşlık, parlamenter sistem, çok partili sistemi hedefleyen bir yol açtı. Bu tespitler ve bu ilkeler Türkiye Cumhuriyeti’nin kimliğini ortaya koydu. Dünyadaki bütün Müslüman ülkeler içinde sadece Türkiye, gelişmiş ülkelerle yarışabilecek bir düzeye erişmiş durumda. Bu, Türkiye için terk edilmemesi gereken bir anlayıştır. Bu doğrultuda çağdaşlaşmayı sürdürmek ve dünyanın neresinde ne yapılabiliyorsa onu Türkiye’de de yapılabilir hale getirerek yarışmak gerekir. Eğer Türkiye Atatürk’ün gösterdiği yolda, onun tanımladığı çağdaş kimliğimizi koruyarak ve geliştirerek yoluna devam edecek olursa 10-15 yıl içerisinde Avrupa’nın en güçlü ülkelerinden biri olabilir. Bunun olmaması için hiçbir neden yoktur. Ama bu gelişme ne yazık ki 1980’den bu yana özellikle 2003’den daha da özellikle 2014’den bu yana çok ciddi bir erozyona uğratılmaktadır. Yani Türkiye Cumhuriyeti devleti bu özellikleri kaybetmektedir. Bunun çaresini hep beraber bulmalıyız” dedi.


Yaklaşık 3 saat süren seminerin sonunda Ali Topuz yeni kitabı “Çağdaş Kimliğimiz İçin Direniş” isimli kitabını imzaladı.